Dünya Şampiyonu ve Özel Harekat savunma hocası Halis Avşar MacMaca'ya konuştu!


Dünya Şampiyonu ve Özel Harekat savunma hocası Halis Avşar, sizler için MacMaca'ya dövüş sporlarından bahsetti...

08 Kasım 2017 Çarşamba 00:22

Halis Avşar kimdir? Dövüş Sporlarına nasıl başladınız?

1979 Ardahan Göle doğumluyum. 11 yaşımdayken spora başladım. Spora başlamamda ki en büyük etken, dayım Genelkurmay Koruma Astsubayı’ydı. Boks yapıyordu. Onu örnek alarak önce hobi olarak bu spora başladım. Asıl temelim Boks’tur. Hocam Kadir Yüceler’dir. Daha sonrasında ise Kick Boks’a geçiş yaptım. Eski Kick Boks Dünya Şampiyonu ve Kick Boks Federasyonu kurucularından biri olan Sami Akın ile bu spora devam ettim.  

Şuan da Kick Boks Türkiye Federasyonu başkanı da Salim Kayıcı’dır. Spora çok emeği olan değer verdiğim kıymetli biridir. Onun sayesinde Kick Boks gerçekten çok gelişti. Tabii burada siz değerli basın mensuplarının da etkisi büyüktür.

Şuan da aktif olarak hem profesyonelde hem amatörde Kick Boks, Boks, Muay Thai, Wushu branşlarında ringlerde devam ediyorum.

Ring sporları dışında 5 senedir Şükrü Balcı Polis Okulu’nda hem Özel Harekat’a hem Polis kardeşlerime savunma dersleri veriyorum.

Muay Thai’de 5. Kademe Teknik Direktörüm. Türkiye Muay Thai Federasyonu’nda hem Basın Kurulu’nda hem Organizasyon ve Reklam Kurulu’nda başkanlık yapıyorum. Minik Yıldızlar’ın Teknik Direktörlüğünü yapıyorum. Türkiye Muay Thai Federasyonu İstanbul İl Temsilciliğini şuanda yapıyorum. Bünyemde yüzlerce kulüp, binlerce lisanslı sporcu var.

13 Kasım’da Maceristan’a Kick Boks Dünya Şampiyonası’na Milli Takım Antrenörü olarak gidiyorum.

29 Kasım 3 Aralık tarihleri arasında da Antalya’da Muay Thai Avrupa Kupası için kendim ringe çıkacağım.

Türkiye’de bu branşlarda 20. Kulübim. İşimi çok seviyorum. Her zaman sporcularımın da başarılı olmasını isterim ve beni basamak olarak kullanmalarını isterim yeter ki iyi bir yere gelsinler. Yeter ki hakkıyla başarılı olsunlar ben her zaman onların yanında destekçisiyim.

Aynı şekilde, sporculara ve antrenörlere ilham veren bir kararlılıkla dijital dünyada da başarı arayan bireyler için güvenilir adreslerden biri Betwoon olarak öne çıkıyor. Yenilikçi yapısıyla kullanıcılarına keyifli bir deneyim sunarken, aynı zamanda sorumlu oyun anlayışıyla güven ortamını da sağlamaktadır. Öz disiplinin ve stratejinin önemli olduğu bu platform, tıpkı spor dünyasında olduğu gibi azimle hareket eden herkesin yanında.


Elde ettiğiniz başarılar nelerdir?

Çok fazla var o yüzden en zirve olanlardan bahsedeyim. En zirvede Milli Sporcuyum. Bu benim için çok önemli. 4 sene üst üste Wasko VK1’de Kick Boks branşında Dünya ve Avrupa şampiyonu oldum. 2012’de Bosna Hersek’de Kick Boks branşında Dünya Şampiyonu oldum. Şuanda Spor Bakanlığına bağlı 5 branşta kıdemli antrenörüm.


Çalıştığınız ünlü isimler kimlerdir?

Ece Gürsel’le çalıştım. Sevda Demirel’e özel ders verdim. Atilla Taş ile çalıştım. Şuan Okan Kurt’u çalıştırıyorum, özel derse geliyorlar. Zirvede ki Emniyet Mensupları ve bir çok önemli iş adamlarıyla çalıştım ve çalışmaya devam ediyorum. Gizlilik açısından isimlerini vermeyeyim. Gökhan Saki’de şuan kulübümde resmi lisanslı sporcu.


Yeni başlayan öğrencileri nasıl değerlendirirsiniz?

Genellikle hobi olarak başlıyorlar. Önce onları gözetliyorum ve rapor ediyorum. Sonra öğrencilerle konuşup açıklama yapıyorum, bilgi veriyorum. Hobilikten çıkıp müsabakalara girmek isteyenler oluyor.

                                               


Peki içine kapanık ya da kavgacı, sorumsuz bir hayat yaşayan çocuklar bu spordan sonra nasıl davranış sergiliyorlar?

Özellikle ebeveynlerden bu konuyla ilgili çok teşekkür almışızdır. Buraya bahsettiğiniz gibi gelen çocuklar oluyor. Bu çocuklar 1-2 ay sonra inanılmaz şekilde değiştiklerini görüyoruz. Adını dahil söyleyemeyen, çekinen, utanan içine kapanan çocuklar şimdi bana yüzlerce soru soruyorlar. Kendilerine müthiş derecede özgüven geliyor.

Spor yaptıkları zaman kas kütleleri artıyor, dirençleri artıyor, algısı gelişiyor ya da dağınık olan kavgacı olan çocuklar sakinleşiyor düzenli bir yaşam sürüyorlar. Bu tip öğrencilerle çok fazla karşılaştığımız oluyor.


Antrenman ya da ringlerde ciddi sakatlık geçirdiniz mi?

Geçirdiğim tek sakatlık Wasko Dünya Şampiyonası’nda rakibim Patrice Quarteron ile olan maçta burnum kırılmıştı. Benden 28 kilo fazla olan bir rakipti. Unutamayacağım bir maçtı benim için.


Dövüş Sporlarının ciddi riskleri var mı?

Eğer iyi antrenman yapmazsanız, düzenli özverili çalışmazsanız antrenmanda değil de ringte risklerle karşılaşırsınız. Antrenmanda değil… Gardınız düştüğünde dikkatiniz dağıldığında salise içerisinde ağır bir darbeyle karşılaşırsınız.

Bu darbe beyin kanaması, çene kırılması gibi bir sürü sakatlığı tetikleyebilir. Çok şükür şimdiye kadar da böyle şeyler yaşamadık.


Bir sporcu ringe çıkıp profesyonel olmak istiyorsa neler yapmalı, hangi yolları izlemeli, hangi kademelerden geçmeli?

En başta bu sporcu amatör klasmanına çıkacak. Belli dereceler elde edecek. İlinde olan İl Şampiyonalarına katılacak, belli bir yaşa gelip belli bir maçlar yapması gerekiyor. 18 yaşından sonra profesyonele girebiliyor. Amatörde derece yapamayan, amatöre göremeyen profesyonele giremez.

Sevgi, saygı ve disiplin ile başarının kapısını aralarlar…


Türkiye’de dövüş sporlarına ilgi ve destek var mı? Dövüş sporlarının geleceğini Türkiye’de nasıl görüyorsunuz?

Türkiye’de şuanda cinsiyet yaş fark etmeksizin müthiş bir ilgi var. Bunda sosyal medyanın basının çok emeği oluyor. Reklama Avrupa’da da çok önem verilir. Türkiye’de de buna yeni yeni başlanıyor.

Dövüş sporlarına ülkemizde her zaman merak vardı. Bu merak daha çok artmaya başladı. Geleceği olan bir spor olarak görüyorum.

                                          


Peki yurt dışında ki rakiplere göre Türk dövüşçülerin performansları nasıl?

Son iki senedir biraz daha iyi olduğunu gözlemliyorum. Bizde şampiyon olup ya da iyi bir yerlere geldikten sonra değişme oluyor o sporcuda. Bunun yapılmaması gerekiyor. Bir Milli oluyor sonra ortadan yok oluyorlar.


Dövüş sporlarıyla uğraşan bireyler nelere dikkat etmeliler?

Beslenmelerine, dinlenmelerine, uyku düzenlerine öncelikle çok dikkat etmeliler. Antrenmanlarına dikkat etmeliler. Onun dışında antrenman kıyafetlerine dikkat etmeliler. Mesela ben siz geldiğinizden beri antrenmanda 3 tşört değiştirdim. Bizim sporlarımız oldukça terletir. Hava sıcakta olsa soğukta olsa bunlara dikkat edilmeli hastalığa yol açacak şeylerden kaçınılmalı.


Hiç sokakta dövüşmek zorunda kaldınız mı?

Bu soru çok sorulur. Dikkat edin ring sporlarıyla uğraşan sporcular kolay kolay sokakta dövüşmezler. Özel olarak sokakta kavga etmeyiz zaten. Ancak işimiz gereği bazen mecbur kalıyoruz. VİP koruma şirketim var ayriyetten benim. Korumalık yaptığım dönemlerde artık uyarmanın etki etmeyeceği noktalar oluyor. Korumanız gereken biri de var. Uyarılar artık fayda etmeyince mecbur kaldığımız zamanlar oluyor maalesef. Çünkü şuana kadar her vurduğumda ya kaburgası kırıldı ya hastanelik oldular. Bizler de böyle şeyler yapmak istemiyoruz ama bazen mecbur kalıyoruz. Tabi her zaman elimizden geldiğince tatlı dille kibarca uyarıyoruz.


Peki sokakta veya ringte unutamadığınız bir anınız var mı?

Sokakta korumalığını yaptığım bir belediye başkanına saldırmaya çalışmışlardı. 8-9 kişi varlardı. Bıçaklı sopalı. O olayı hiç unutmam. Haberlere falan da yansımıştı olay. Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda yaşanmıştı olay. Çevik Kuvvet falan zorlanarak ayırmışlardı ortalık karışmıştı.

Haraç gibi bir talepte bulunmuşlardı. Bana ve diğer koruma arkadaşlara küfürler savuruyorlardı. En son küfür edip “açılın korumalık yapmayın!” diyip saldırmaya çalıştıklarında bir çoğu yerdeydi. (gülüşmeler) Önce bıçaklı olanları hallettim. Daha sonra diğerleriyle ilgilendim. Sırtımı duvara dayadım ve gerekeni yaptım. O şekil bir anım vardır sokakta. Onun dışında sokakta kavga etmem, sabırlı olurum. Uyarırım karşımda ki insanı.

Onun dışında bahsettiğim gibi ringte de Wasko Dünya Şampiyonası’nda rakibim Patrice Quarteron ile olan maçı hiç unutmam.


Bu branşı yapmayacak olsanız hangi sporla ilgilenirdiniz?

Ben atları çok severim… Okçuluğu da aynı şekilde. Dövüş sporlarıyla uğraşmayacak olsaydım sanırım hobi olarak binicilik yada atıcılıkla ilgilenebilirdim. Onun dışında futbol falan pek seven birisi değilim.

Basketbolda futbolda pek çok arkadaşım var. Mesela Emre Belözoğlu olsun eniştesi olsun onları da çalıştırıyorum, basketboldan Göksenin Köksal’ı çalıştırıyorum. Fakat ne basketbola ne de futbola ilgi duymuyorum açıkçası.


Sizce dövüş sporlarında kilo avantaj mı yoksa dezavantaj mı?

Kilo avantajdır. Tabii ki de bahsettiğimiz kilo yağlı bir kilo değil kaslı olan kilodur. 60 kiloluk bir adamın vurduğu yumrukla 120 kiloluk bir adamın vurduğu yumruğun etkisi çok farklıdır.

Peki zayıf sporcular daha hızlı, kilolu sporcular daha yavaş derler. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Katıldığım bir düşünce. Gerçekten öyledir. Fakat az önce de dediğim gibi az olsun etkili olsun. Yani zayıf bir adam 10 defa hızlı yumruk sallıyorsa, kilolu ağır bir adam 3 defa yumruk sallıyor ama ağır olan adamın yumruğu daha etki ediyor. Yani hızdan ziyade dediğim gibi etki önemli olan.


Haftada kaç gün antrenman yapıyorsunuz? Antrenmanlarınız ortalama kaç saat sürüyor?

Haftada kendim 3 gün antrenman yapabiliyorum. Çünkü eğitmenlik yapıyorum. Maç döneminde ama günde çift idman yapıyorum. O da örneğin sabah ter idmanı gölge boksu yaparsın, akşam işte kask takarsın ekipmanlarını takıp ringte çalışmalarını yaparsın bu şekilde.

Ama haftanın 6 günü idmandayım ben. Bazı antrenörler gibi kollarımı bağlayıp oturduğum yerden komutlar vermem. Bende öğrencilerimle birlikte antrenman yaparım, yeri gelir çocukla çocuk olurum yeri gelir ringe girerim. Her zaman şort tşört kıyafetlerim ekipmanlarım yanımda üzerimde olur. Bende öğrencilerimle birlikte ter dökerim. Dediğim gibi öğrencilerimle 6 gün, kendim bireysel 3 gün idman yaparım.

Oturduğu yerden komut veren antrenörlere karşıyım zaten. Bir çok antrenörleri denetime giderim. “Oğlum tekme at yumruk at” der eliyle gösterir uzaktan komut verir, ellerini arkasında bağlar köşeden izler. Boynunda düdük…

Ben her zaman kendi ses komutlarımla yönlendiririm. Düdük çalayım bir şeylerle uğraşayım böyle bir hoca değilim ve karşıyım.


Size ilham veren, yeni hareketler bulmanızı sağlayan şeyler var mı?

Şuana kadar 54 ülkeye gittim. Her gittiğimde muhakkak değişik spor salonlarına giderim. Yeni hareketler var mı değişiklikler var mı bir göz atarım elbette…


Branşınızda hayran olduğunuz, ilginizi çeken sporcular var mı?

Tabii bazı sporcular var. Sinan Şamilsan vardı. 2 sene evvel vefat etti. Mekanı Cennet olsun. Benim ayrıca hemşehrimdir. Sinan abiyi çok örnek alırdım. Avrupa’dan John Ruiz.. Genelde Orhan Ayhan benim profesyonel maçlarımda yorum yaptığında “Haydi Halis Bastır Halis John Ruiz gibi yumrukları vuruyor!” gibi bir yorum yapar. (gülüşmeler) Daha öncelere gidersek tabi Muhammed Ali diyebilirim…

                                               


Dövüş sporu yapan bireylerin aynı zamanda ağırlık çalışmalarının bir faydası olur mu?

Bizde dayanıklık ve patlayıcı kuvvet olayı vardır. Ağırlık yapılması da gerekli. Kas kütlesi bahsettiğim gibi çok önemlidir. Tabi bilinçli olarak… Ağırlık yaparken diğer antrenmanı unutmamak lazım. Onun dışında sırf body buildinge değil de işte halat olsun kettlebeller olsun bunlardan da yapmakta fayda var.

Yani hem dövüş sporu yapıp hem kas kütlesi arttırmak için ağırlık altına yatanların avantajları biraz daha fazla elbette.


Profesyonel sporcuların sokakta dövüşmesi yasaktır gibi bir şehir efsanesi vardır hep… Bu doğru mu? Profesyonel bir sporcu sokakta dövüştüğü zaman karakolda ya da branşında bir sıkıntı yaşar mı?

Böyle bir şey yok. Tabi sporcular zaten bunun terbiyesini alıyorlar. Yasak diye bir şey söz konusu değil ancak zaten bir sporcu bunun terbiyesini aldığı için kendi sporcu ahlakından dolayı elinden geldiğince sokakta kavga etmemeye çalışır zaten.


Peki ringte hiç tanımadığınız, her hangi bir tartışmanız husumetiniz olmadığı halde birine vurmak zor olmuyor mu? Vicdanın devreye girdiği yerler oluyor mu?

Evet ben bunu yaşadım. Centilmen sporculuk ünvanını aldım hatta. Kaş açmışlığım burun kırmışlığım vardır. Sonradan buna bir düzen getirdim. Şimdi yüze vurmamaya çalışıyorum. Suratını dağıtmaktansa nefesini kesmeye çalışırım. Zaten maç sonunda sarılıyoruz yani bir kin falan duymuyoruz.

                            


Dövüş sporlarında profesyonel olduğunuzu duyan insanlar size korkarak yaklaşıyor mu? Yoksa kızdırmaya çalışan şakayla karışıkta olsa kafa tutmaya çalışan oluyor mu?

Genelde saygı duyuyorlar. Biraz korkuyla karışık çekingenlik gibi şeyler oluyor elbette. Ama öyle kafa tutmaya çalışan pek olmadı. Bir ekip vardı, işte “şampiyon bizde sağlamız bizim de kaslarımız var” gibi şakayla karışık uğraşıyorlardı. Bir gün bende şakasına vurdum. Bir daha zaten yanaşmadılar. (gülüşmeler)


Ringte puanlama durumu nasıl olur? Çoğu ring maçları izleyen seyirciler bunu hep merak ederler?

Belli kurallarımız vardır bizim. Gardını aldığın zaman, gardını indirdiğinde belli açık bölgeler vardır. Puan kazandıran bölgeler. Örneğin rakibin koluna istediğin kadar yumruk tekme at yüzlerce defa vur o puan sayılmaz. Ama bir karaciğer olsun yüz olsun işte gövde olsun açık yerler puan alır.

5 jüri vardır.

Tekmeler 3 puandır. Yumruklar tek puandır.

Bir round da 10 puana ulaşan kazanır.

Profesyonel maçlar 3 rounddan oluşur.

Her round 3 dakika sürer.

Round araları 1 dakikadır.

Berabere kalındığında da jürilerin kararına kalırlar. İşte tekniği daha iyidi, daha iyi dövüştü gibi…

Bir roundda sporcu 3 defa yere düşer ve hakem saymaya başlarsa artık o sporcunun sağlığı için maç biter ve rakip direk kazanmış olur.


Peki rakipler neye göre belirlenir?

Dövüşecek rakipler maçlarına göre belirlenir. Tutupta profesyonele ilk defa çıkanlar onlarca maçı olan sporcular rakip olarak belirlenmezler. 2-3 maç aralarında oynaya bilir ama rakamlar aşağı yukarı hep yakın olmalı. Kilo çok önemli. Amatörde 200 gram şaşma limiti vardır. Maksimum 200 gram toleransı olur. Ama ağır sıklette limit yoktur. Örneğin ben bahsettiğim maçta 100 kiloydum Patrice Quarteron 128 kiloydu…


Peki çocukluğunuzda “Halis sen dövüşçüsün kavga var gelsene!” gibi arkadaşlarınız bu tarz isteklerde bulundu mu?

Yaramaz bir çocuktum. Kafamın arkalarında hep izler vardır. Güçlü bir çocuktum ve güçleri yetmediği için hep birşeyler fırlatırlardı. (gülüşmeler) Böyle şeyler oldu tabi. Ama dediğim gibi bu sporu hiçbir zaman kötüye kullanmadım.


Peki hangi takımlısınız?

Futbolu pek sevmem bundan bahsetmiştim. Ama illa söylemek gerekirse Fenerbahçe diyebilirim.


Dizi ya da film sektöründe sevdiğiniz oyuncular var mı?

Şafak Sezer diyebilirim. Spordan dolayı da Arnold Schwarzenegger, Sylvester Stallone derim.


Halis AVŞAR’a bu güzel röportajı için MacMaca ailesi olarak çok teşekkür eder, başarılarının devamını dileriz…





                                                                                                   Uluç Furkan DEMİRCİ

                                                                                                  [email protected]




Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.